Mail yolu ile çevreme teslimi atarken böyle bir yazı yazmıştım.
Yarışma linki: http://www.archoutloud.com/nuclear.html
Jüride önemli isimler var. Bakılabilir.
Amerika New Mexico’da Waste Isolation Pilot Plant (WIPP) bölgesinde, yerin 650 metre altında nükleer atıklar bulunuyor. Bu sorun dünyanın heryerinde mevcut. Örneğin Finlandiya’da Onkalo Nükleer Atık Alanı bilinen en büyük örneklerden. Uzaya çöp olarak atamıyorlar çünkü patlama riskini göze alamıyorlar. O yüzden hepsi yerin altına gömülüyor. Yarışma bu alanda yapılacak olan projenin nükleer atık konusu dahilinde bir “marker” olmasını bekliyor. Bu atıklar 10.000 yıl boyunca doğada var oldukları için dayanıklılık çok önemli. Süreyi daha iyi algılayabilmek için Lascaux Mağara Resimleri yaklaşık 17.000, Mısır Piramitleri ise yaklaşık 10.000 yıla tekabül ediyor. Yani kaynağını çözemediğimiz, belleğin kaybolduğu bir süreç.. Ve bu süreç boyunca “mesaj” verebilen bir proje isteniyor.
Gelelim bizim önerimize. Tahmin edebileceğiniz gibi birçok yapı, malzeme, form denedik. Cam örneğin, doğada en geç çözünen bir malzeme olduğu için uzun süre bizi meşgul etti. Ya da bir kule yapıp simetri hissi vererek anlatmak istediğimizi yerin 650 metre üstünde nasıl anlatabiliriz diye düşündük (yani sanki yerin altına simetrik olarak devam ediyormuş gibi) ve tüm bu önerileri sırayla eledik.
Biz ise ekteki paftada görebileceğiniz gibi, konuya şöyle yaklaştık. Nükleer atıkların olduğu bölgede radyasyondan dolayı aslında en belirgin “marker” mutasyona uğramış canlılardır. Bizim önerimizde yapay olarak yeni bir canlı türü tasarlamak ve bu canlının da 10.000 yıl boyunca bölgeyi habitat edinmesi fikri.. Çünkü buraya girmeyin! yasak! gibi öneriler insanoğlunun merak faktörüne yenik düşüyor. (mısır piramitlerinde olduğu gibi. aslında yıllar boyu lanetli sayılan piramitlere giriyoruz ve herhangi bir lanetle karşılaşmıyoruz). O yüzden biz sadece mesajı veriyoruz girip girmemeleri onlara kalıyor.
Canlının literatürdeki ismi Cylindropuntia Chameloa çünkü bölgede bulunan bir kaktüs ve bir bukalemun türünün birleşiminden oluşuyor. (mutasyon fikrini güçlendirmek için bitki+hayvan).
Sadece bukalemun ve kaktüs değil ayrıca tardigrad denen mikroskobik ölçekte bir hayvandan da esinleniyoruz. Temelde üçünün birleşimi.. Tardigradlar dünya tarihinin en dayanıklı canlıları; en soğuk en sıcak, yüksek basınç, yüksek radyasyon hatta uzay koşullarına bile dayanabiliyorlar. Bunu da vücudundaki suyun neredeyse hepsini atıp metabolizmasını %0,01e düşürerek yapıyorlar(neredeyse ölüyorlar). Bizim önerimiz de üzerinde bulunan kemikler ve dış zarı ile içine kapanarak tardigrad gibi cryptobiosis moduna geçiyor. Aynı zamanda kazık kökü ile topraktan, üstündeki dili ile de uçan böceklerden besleniyor. (bukalemunun kemik sistemi ile aynı, hyoid bone adında bir kemiği var mancınık gibi fırlatıyor dili)
Ama tabiki her fikir yarışması gibi mevcut biyoteknolojinin üzerinde bir öneri, belki bir gün gerçekliğinden bahsedilir.
Biraz uzun anlattım.
Pafta ise zamansız bir andan gelen bir gazete küpürü.
Fikren yoğun bir süreç geçtiği için paylaşmak istedim.
Sevgiler,
M.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder